Anne Kalbinin Sihirli Sesi
- Pia

- 27 Ara 2024
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 1 Oca

Ailemden, arkadaşlarımdan uzak bir şehirde, gün boyu yalnız, akşamları Mutlu’yla birlikte oğlum Güneş’le iki yıl geçirdik. Venüs’de daha fazla desteğim var, halam yanımda. Yine de ben çocuklarımın genel ihtiyaçları ve bakımıyla tamamen kendim ilgileniyorum. Desteğin iyi yanları olduğu gibi, yalnızlığın da iyi yanları vardı. Kendimi, O’nu ve bu yolu izlemeye, dinlemeye ve öyle hareket etmeye başladım. Çoğu yerde insanların söylediklerinden farklı şeyler söyledi kalbim ve dinledim. Zamanla ne kadar doğru şeylere odaklanabildiğimi keşfediyorum. Size bebeğinizle olan bu liderlik yolcuğunda vereceğim en güzel tavsiye de bu: kendinizi, O’nu ve yolu izleyin ve size söylediklerini dinleyin.
“Anne kalbindeki sihirli ses”diyorum ama aslında anne, baba ve bebek arasındaki empatik ilişkiden bahsediyorum. Hormonal ve nörolojik olarak da vücudumuz bizi bu iletişime kusursuz birşekilde hazırlıyor. Hayat şartları, stres ve koşturmacada çoğu zaman hırpalanıyoruz. Sonrasında “Çocuğum beni dinlemiyor, beni görmüyor.” diye endişe ediyoruz. Oysa ki biz, kendi kendimize bile çoğu zaman kulağımızı kapatıyoruz.
Neden iç sesimi dinlemeliyim?
Hamilelikten itibaren çokça insan sizinle bilgisini ve tecrübesini paylaşmak istiyor. Bunun içinde bilimsel bilgiler de var, tamamen uydurma şeyler de. Bir de instagram var tabii. Sürekli birbirimize gönderdiğimiz bazıları inanılmaz yanlış bazıları ise kısmen doğru olabilecek bilgiler. Çağımızın hem güzel, hem de en sıkıntılı getirisi yığınla kaynaksız bilgi.
Unutmamanız gereken tek bir şey var: 'Her bebek farklıdır ve her anne de farklıdır.' Çocukları, imkanları, yetenekleri ve olumsuzlukları kıyaslamak insanı sadece geriye götürür. Herkes kendi eşsiz yolculuğuna odaklanmalıdır.
Örneğin, çocukların kasları 18 aydan sonra tuvalet eğitimi için gereken olgunluğa gelebilir der kitap. Ama tuvalet eğitimi, her çocuğun iletişimi, kaba motor, ince motor becerisiyle farklı zamanlara yayılır. Bunda acele etmek, ısrar etmek, utandırmak hayatı boyunca ona kendine güvensizlik hissi yaşatabilir.
Doğa bize bunca desteği verirken tek yapmamız gereken : O'nu, yolu ve kendimizi dinlemek… Gözlemledikleriniz, öğrendiklerinizin ışığında size harika bir yön çizecektir. Burda tabi ki birlikte geçirdiğiniz vakti kaliteli kılmak, anne ya da baba olarak mümkün olduğunca bakımıyla sizin ilgilenmeniz bu iletişimi arttıracaktır. Bu sihirli birşey gibi görünse de araştırmalarda nörolojik ve fizyolojik kanıtlarını da okumanız mümkün.
Araştırmalar çocukların bakımıyla ilgilenen, onlarla fiziksel ve duygusal iletişim kuran bireylerin beyinlerinin nörolojik olarak farklılaştıklarını gösteriyor ki bu da doğanın çocuğun sağlıklı gelişimi için sunduğu mucizelerinden biri.
Üstelik anne beyninde görülen değişimlerin birçoğu fiziksel iletişim ve bağ ile babada da görülüyor.
Baba olduktan sonra empati yeteneği artıyor.
Oxford Üniversitesi yayını olan Cerebral Cortex dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, erkekler baba olduktan sonra beyinlerindeki görsel ağ küçülüyor ve empatiden, hafızadan, geleceğe yönelik düşünmeden sorumlu ağ (varsayılan mod ağı) büyüyor. 17 çocuksuz erkek ve 20 baba adayı erkek üzerinde yapılan araştırmada çocuksuz erkeklerde ve baba adaylarında herhangi bir değişiklik görülmezken babalarda doğumdan sonra nöroplastisite adı verilen, beynin yeni bağlantılar ve yollar kurma, var olanları değiştirebilme kabiliyetini içeren değişiklikler izlenmiş. Araştırmacı Darby Saxbe konuyla ilgili şunları söylüyor: “Nöroplastisite ile ilgili araştırmalarımız ve öğrenimlerimiz devam ediyor. Ancak bir müzik enstrümanı öğrenmek gibi yeni bir beceri geliştirdiğimizde veya erken çocukluk ve ergenlik gibi dönemlerde beynin değişip büyüdüğüne dair kanıtlar mevcut.”
Annedeki değişim hamilelikte başlıyor.
Birleşik Krallık merkezli Nature Communications dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre ise kadın beyninin yapısını hamilelik sırasında salgılanan hormonlar değiştiriyor. Kadın cinsiyet hormonu olan östradiolün salınımı, hamileliğin üçüncü trimesterinde zirveye ulaşıyor. Bu hormon değişimi sonucunda anne adaylarında, bebekle bağ kurmaya ve evi doğacak bebeğe göre hazırlamaya başlama gibi bazı annelik davranışlarına yatkınlık görülüyor. Araştırmada; doğum öncesi, doğum esnası ve doğum sonrası süreçlerinde 40 kadın izleniyor. Hamile kadınların beynindeki beyaz madde (Nöronlar arasındaki iletişimi sağlayan liflerin bulunduğu bölge) değişmezken, gri maddede (Nöron hücrelerinin yerleştiği ve zihinsel aktivitelerin geliştiği bölge) azalma görülüyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin Boston eyaletinde görev yapan Doktor Andrew Hoekzema bu değişimi şöyle açıklıyor: "Bu değişimleri, beynin, yeni bağlantıları teşvik etmek için beyin hücreleri arasındaki belirli bağlantıları ortadan kaldırması olarak tanımlayabiliriz. Bu sayede insanlar, bir bebeğe bakmak gibi yeni ve belirli davranışlara odaklanabiliyor.”
Beyin hacminde ve beyin kimyasında değişiklikler
Ebeveyn olduktan sonra anne ve babanın beyninde görülen en önemli değişiklik, beyin hacmindeki artış. Bu değişim özellikle hafıza merkezi hipokampüste; karar verme, analiz ve davranışlardan sorumlu prefrontal kortekste; korku, kaygı, öfke ve endişe gibi duygu alanlarını yöneten amigdalada izleniyor. Örneğin bebeğin ağlaması gibi stresli durumlarda görülen amigdala aktivitesi artışı, ebeveynlerin stresle başa çıkma becerisini yükseltiyor, dikkat ve bakım sağlama gibi davranışları tetikliyor. Prefrontal korteks ile birlikte anterior singulat kortekste görülen aktivite artışı, ebeveynlerin empati kurabilmesini ve çocuklarının ihtiyaçlarını anlayarak hareket etmesini sağlıyor.
Kaynaklar:





















Yorumlar