Bir Kalbe Dokunmak
- Çilekbulutu null
- 5 Eyl 2022
- 3 dakikada okunur
İçimizde kaynağına henuz erişemediğimiz korkularla, kaçtıklarımız vardir. Insan sevgiye ihtiyaç duyarken, sevgiden kaçabilir de bazen...Ve sevgi sadece bir insanin bir başkasına duydugundan cok daha fazlasidir.
Sahip olduğu avucumun içi kadarcik bedeni ile kendisinden korkmama yeten bir kedi, evimin bahçesinde, yalniz, vücudundan büyük bir sesle ağlıyordu.
Korkuyordum. Annem de korkuyordu. Babam da. Ve çevremde tanıdığım herkes küçüklüğümden beri korkuyordu kedilerden.
Korkmam gerekiyordu o zaman benim de.
Ama o minicikti ve sesi kalbimin icinde yankilanip, beynime "aynaya geç bir bak, senin yaninda ne kadar savunmasiz, farket, ne yapabilir ki istese bile" diyordu.
Google'a "yavru kediler ne yer" diye sormak bir adimdi. Ev yapimi yoğurdumuzu sulandirip bahcede önüne koyup kaçmak bir başka adim. Sonra onu içmeye çalışırken izlemek ve her tarafi ayran olmus minicik suratina gülmek.. Akşam gene bir kap koyup kaçmak. Ve ertesi gün.. Sonra ertesi günlerde ailemin bu kaçışlı halimi görüp gülmesi.. Derken markete gittigimizde yaş mamalar satin almamiz. Rutinimiz haline gelen besleme anlari. Galiba artik ciddi düşünmeye başlıyorduk bu minikle.. Sadece biz bilmiyorduk. Hic dokunmuyorduk ama tüm sohbetlerimizde şekerliği, oyunculuğu dilimizdeydi. Aşk gibi birsey yaşıyorduk anlaşılan.

Büyüyordu bir yandan, bahçeden hiç ayrılmıyordu. Kendine uyuyacak sandalye, oynayacak ağaç seçmiş, kapi açıldığı an koştur koştur ayagima sırnaşıyordu mutlaka.
"Senin adin Chico olsun, ChicoBal" sen benim minik arkadaşımsın adın gibi de balsın..
Ve bir gün o zip zip halinden uzak, köşede neredeyse hareketsiz yatışını görüyorum .
Ağlamaya başlıyorum çünkü henüz ona dokunamiyorum bile, nasil olur da yanina gidip kulaklarım, nesi var anlarım.. Bize bir veteriner gerekse nasil götürürüm..

Bu vicdanimin korkuma bağırdığı anlardan biriydi. Öylece kaçamazdım. Komşuma gittim ve bakmasini rica ettim. Bir anda elime tutusturulup arabaya binişimiz benim için çok büyük, ailem içinse tabularin yıkıldığı anlardan biri oldu. Chicobali kucakladim. Başıma hiçbirşey gelmedi. Aksine yumoş yumoş ve sicakti. İnsanın sarilmadan duramayacagi türdendi
O minik hastalığı sonrasi ayrılmaz bir ikili olmuştuk. Her boş anımı bahcede onunla oynayarak geciriyordum ama henuz halen eve alamazdim. Annem korkuyordu. Daha da fazlasi cok titizdi.
Derken bu durum " yemegi evde yesin, çıkar disari, söz!" olarak esnetildi. Ve o tatli bakışlarıyla buluşan annem tarafindan "biraz oynasin çıkar, tamam" olarak güncellendi..
Ama akşamları dışarıdaydı. Ve neler yapior, nerelerde geziyor, bilemiyordum. Sadece her sabah kapının önünde oluyordu. Bundan emindim.
Hersey bir chicobal ile baslar..
O sabah kapida yoktu. Bu olağanüstü bir durumdu. Çoktan acıkmış olmalıydı. Ve öğlene geliyordu saat. 'Chicobaaaaaaaal! 'diye seslendim endişeyle birkaç kez, gelmiyordu.

Çıkıp mahallede aramaya karar verdim. Olağanca yüksek sesle bağırıyordum. Birkaç sokak üstte ve aşağıda aramıştım. Yoktu. Derken eve dönerken yerde yatan halini gordum. Biri ben göz yaşları icinde ararken , ölü bedenini sokağın görünür bir yerine birakmisti, .. Biri zehirlemis. Öldürmüş ve arandığını duyunca ortalığa birakip kacmisti.
Çığlıklarımın tüm mahalleyi ilettiğine eminim o anı düşününce. Sokak başındaki yaşlı bakim evinden hemşirelerin koşup teselli etmeye çalıştığını, o delilik halimde Chicomu kucaklayip eve indirişimi. Bahcede ona korunakli bir yer kazdığımı, onu yastigimdan yaptigimiz kefene sarisimizi ve hep korktuklari hallerini gördüğüm anne ve babamin gözünden süzülen yaşlarla birlikte onu ugurlayisimiz.. hic unutamayacagim, her aklima geldigimde ayni aciyi duydugum anlardan biri olacakti..
O gün ve günlerce ağlayışım, eger onu sokaga birakmasam ya da daha erken uyansam, başına bu gelmezdi diye kendimi suçlayışlarım, ailemde bir çözülme yaratmisti. Chicobalin benim icin ne kadar önemli olduğunu görmüşlerdi. Kendileri bile farketmeden bağlanmışlardı.. Artik bir kedim olursa evin içine alacaktim. Ve koltuga çıkmasına, odalarda gezinmesine, kucakta oturmasina kimse ses etmeyecekti.. Artik yapacak hiçbirşey Chicobalı geri getirmeyecekti ama geride kalan tüm kedilerle iliskimizi değiştirmişti.
Simdilerde evimde, tabiri caizse başımın üstünde 3 kediyle, bahcedeyse 12-15 kediye düzenli olarak yem vererek ve sevgi saatlerimizde öpüşüp koklaşacak yaşıyorum..
Her bir hiriltilarinda bambaska bir sevgiyi tadiyor, küçücük anlar icin tasidigim onca kiloluk mamalarin agirligindan, her sabah 6.30da gözümü açıp ilk is bahcede yem vermek, her aksam ne olursa olsun eve dönüp önce onlari beslemekten bile keyif aliyorum.
Herşey bir chicobal ile baslar..







Yorumlar